Sigmund Freud Kimdir?

Sigmund Freud Kimdir?

Sigmund Freud 6 Mayıs 1856 yılında Moravia’daki Freiberg kasabasında (şimdiki adı Pribor, Çekya) doğmuş, psikolojinin en önemli alt dallarından biri olan psikanaliz biliminin kurucusu olan, 20’den fazla kitap yazmış, nöroloji, psikoterapi ve psikanaliz dallarında çalışmalar yürütmüş, Yahudi asıllı psikiyatrist, psikolojinin kurucusu bir nörologdur.

Freud’un biyografisine bakıldığında 1865 yılında ilköğrenim hayatına başladığı1881 yılında Viyana Üniversitesinden tıp doktoru sıfatıyla mezun olduğu bilinmektedir. 1886 yılında Martha Bernays ile evlenmiş ve 6 çocukları olmuştur.

Freud’un yaşam özetinde en önemli tanınma nedeni olan psikanaliz kuramını oluştururken serbest çağrışımın kullanılması ve çözümlemelerde aktarım sürecinin anahtar olarak ele alınması gibi tedavi yöntemleri geliştirdiği görülmektedir. Freud cinselliği yeniden tanımlamış ve çocukluk süreçlerini de buna dahil etmiş bu süreçte Oidipus kompleksi kavramını da psikanalitiğin merkezine yerleştirmiştir. Rüyaları ise arzu tatmin yeri kabul etmiş ve hastalarının semptom oluşumlarına ve bastırılmış duygularına dair bulguları rüyaları inceleyerek elde etmiştir. Freud rüyaları temel aldığı bilinç dışı teorisinde id, ego ve süperegoyu içeren bir yapı modeli ortaya koymuştur. Freud tüm bunlarla birlikte zihinsel süreçleri etkileyen ve erotik bağlar kuran libidonun tanımlamasını yapmıştır. Ortaya attığı başka bir kavram olan ölüm içgüdüsünü ise zorlayıcı tekrarlama, nefret, saldırganlık ve nevrotik suçluluğun kaynağı olarak açıklamıştır. Freud kariyerinin ilerleyen yıllarında yürüttüğü çalışmalarda ise din ve kültüre dair geniş kapsamlı yorumlar ve eleştiriler yayımlamıştır.

Sigmund Freud Kitapları ve Eserleri Nelerdir?

Sigmund Freud’un kitapları ve eserleri aşağıda maddeler halinde listelenmiştir.

  • Günlük Yaşamın Psikopatolojisi
  • Psikanaliz Üzerine Beş Ders
  • Totem ve Tabu
  • Narsisizmin İncelenmesine Giriş
  • Uygarlığın Huzursuzluğu
  • Haz İlkesinin Ötesinde Ben ve İd
  • Musa ve Tektanrıcılık
  • Histeri Üzerine Çalışmalar, 1895
  • Oedipus Kompleksi, 1897
  • Düşlerin Yorumu, 1900
  • Cinsellik Kuramı Üzerine Üç Deneme, 1905
  • Espriler ve Bilinçdışıyla İlişkisi, 1905
  • Bir otobiyografik paranoya vakasında psikanalitik yorumlar/Dava Daniel Paul Schreber, 1910- 11
  • Psikanalizin Tarihçesi, 1914
  • Psikanalize Giriş Dersleri, 1917
  • Yaşamım ve Psikanaliz, 1925
  • Tutukluk, Semptom ve Korku, 1926
  • Bir Yanılsamanın Geleceği, 1927
  • Kültür İçindeki Huzursuzluk, 1930
  • Psikanaliz ve Uygulama
  • Psikanaliz Üzerine
  • Olgu öyküleri
  • Histeri ile Mücadele

Sigmund Freud Sözleri Nelerdir?

Sigmund Freud’un sözleri aşağıda maddeler halinde listelenmiştir.

  • İnsanların çoğu özgürlüğü gerçekten istemezler; çünkü özgürlük sorumluluk gerektirir ve insanların çoğu da bundan korkar.
  • Zayıf noktalarınızdan güçlü taraflarınız doğacaktır.
  • Zekanın sesi yumuşak bir tona sahiptir fakat kendini duyuruncaya kadar durmaz.
  • Henüz yanıtlanamamış ve kadın ruhuyla ilgili otuz yıl süren araştırmalarıma karşın benim de yanıtlamayı başaramadığım çok önemli bir soru var: Kadın ne ister?
  • İnsan komplekslerini ortadan kaldırabilmek adına kendini hırpalamaktansa onlarla yaşamayı öğrenmeli; çünkü kompleksler onun hal ve hareketlerine yön veren gayet meşru güçlerdir.
  • İnsanlar yavaş yavaş inanmamayı, güvenmemeyi, sevmemeyi ve kronik şüpheci olmayı öğrenir. Bu gerçekleştiğinde artık ne yazık ki çok geçtir. İnsanların “tecrübe” dediği şey budur. Kalbiyle bağlantısını kesmiş bir insana “tecrübeli” denir.
  • Mutluluk dediğimiz şey, yoğun bir şekilde bastırılmış ve engellenmiş olan ihtiyaçların kısa süreliğine tatmin edilmesinden başka bir şey değildir.
  • Köpekler arkadaşlarını sever, düşmanlarını ısırırlar. İnsanlar ise tamamen farklıdır: Saf ve karşılıksız sevgiyi beceremezler. Kişisel ilişkilerindeyse sevgi ve nefreti karıştırıp dururlar.
  • Peri masallarında en değerli dileklerin hepsi doğrudan yerine getiriliyor. Somutlaşan ideal bir her şeye gücü yetme ve her şeyi bilme anlayışı arzusu vardır. Gelecek çağlar, bu kültür aleminde, muhtemelen şimdi düşünülemeyecek daha büyük ilerlemeler sağlayacaktır.
  • Annesinin tartışmasız gözdesi olmuş bir erkek, ömür boyu bir fatih olma duygusunu, çoğu zaman gerçek başarıya götüren özgüveni içinde barındırır.
  • Vicdan dediğimiz şey, içimizde alevlenen belli bir arzunun, dış dünya tarafından reddedildiğini iç dünyamız tarafından algılanmasıdır.
  • Birine duyduğunuz sevgi ve sinir doğru orantılıdır. En çok sevdiğiniz insana herkesten çok sinirlenirsiniz.
  • Çocukluk çağında baba korumasından daha güçlü bir ihtiyaç düşünemiyorum.
  • Özgürlük insanlara medeniyetin bir armağanı değildir. Hiç medeniyet yokken insanoğlu çok daha özgürdü.
  • Özür dilemek, sizin haksız olduğunuz manasına gelmez. Karşınızdaki insana verdiğiniz değerin, egonuzdan yüksek olduğunu gösterir.
  • Erkek sevdiği zaman arzu yoktur; arzuladığı zaman ise, aşk yoktur.
  • Evrendeki en büyük gösteri, sen aklını keşfettiğin an başlar.
  • Güçsüz olduğumuz noktayı kabullenerek kendimizi güçlü kılabiliriz. Buna benzer Nietzsche’nin “Çelişkilerimiz, umutlarımızdır.” sözü de hayatın bir gerçeğidir.
  • Ruhunun derinliklerine in ve ilk önce kendini tanımayı öğren. Bunu yaptıktan sonra, bu hastalığa neden yakalandığını anlayacak ve belki de bir daha hastalanmayacaksın.
  • Acı çekme karşısında, hiçbir zaman âşık olduğumuz zamanki kadar savunmasız değiliz.

Sigmund Freud Neyi Savunmuştur?

Sigmund Freud hastalarıyla ilgilenirken psikiyatrist Breuer’in hipnoz ve katarsis metodunu uygulamıştır. Ancak hipnozdan giderek daha az memnun olmaya başlamıştır. Bunun üzerine Freud tedavinin hipnotik bölümünü terk etmiş ancak katarsisi bırakmamıştır. Yavaş yavaş psikanalitik metodun evrimindeki en önemli adımını geliştirmiş ve serbest çağrışım tekniğini bulmuştur.

Serbest çağrışım tekniğinde, hastanın bir divana uzanması ve ne kadar utandırıcı saçma veya önemsiz gözükmesine bakmaksızın her fikrine tam bir açıklama vermesi ve açık bir şekilde içinden gelerek konuşması teşvik edilmektedir.

Freud serbest çağrışım süresince ortaya çıkarılan hiçbir şeyin gelişigüzel, rastlantısal olmadığına ve hastanın bilinçli seçimine tabi olmadığına inanmıştır. Hastalar tarafından serbest çağrışım süresince açığa çıkarılan bilgiler, yaşadıkları iç çatışmanın özelliği sayesinde önceden belirlenmiştir.

Serbest çağrışım tekniği yoluyla Freud hastalarının hafızalarının çocukluk yaşantılarına doğru geri gittiğini ve bastırılmış hatıraların çoğunun cinsel konularla ilgili olduğunu bulmuştur. Freud: ‘’Pratikte nörotik hastalıkların en önemli ve doğrudan sebepleri cinsel yaşamdan kaynaklanan faktörler içerisinde bulunmuştur’’ demiştir. Histerinin cinsel etiyolojisi üzerine verdiği konferans skandala yol açmış, onun hem mesleki hem de sosyal olarak yalnızlaşmasına neden olmuştur. Meslektaşları tespitlerini sapkınca bulmuşlardır.

Sigmund Freud'un Kuramları Nelerdir?

Sigmund Freud hastalarının gösterdiği nörotik rahatsızlıkların çocukluk yaşantılarından kaynaklandığına inanmıştır. Bunun sonucu olarak Freud çocuk gelişimine temel bir rol veren ilk teorisyenlerden biri olmuştur. Freud yetişkin kişiliği modelinin hayatın ilk yıllarında oluşturulduğuna ve beş yaşında neredeyse tamamlandığına inanmıştır.

Psikanalitik gelişim teorisinde çocuklar bir dizi psikoseksüel dönemden geçmektedirler. Bu aşamalar boyunca çocuk oto- erotik olarak düşünülmektedir. Psikoseksüel aşamalar aşağıda listelenmiştir.

  • Oral dönem (0- 1,5 Yaş)
  • Anal dönem(1,5- 3 yaş)
  • Fallik dönem(3- 6 yaş)
  • Latent dönem (6- 12 yaş)
  • Genital dönem(Ergenlik ve sonrası)

Sigmund Freud'un Psikanalizi Nedir?

Psikanaliz hem bir teorisi hem de tedavi edici bir uygulamadır. Psikanaliz 1885 ve 1939 yılları arasında Sigmund Freud tarafından keşfedilmiş ve günümüzde halen dünyanın dört bir yanındaki psikanalistler tarafından geliştirilmeye devam etmektedir. Psikanalizin başlıca dört uygulama alanı vardır.Bu alanlar; zihnin nasıl çalıştığına ilişkin bir teori olarak, ruhsal problemlere yönelik bir tedavi yöntemi olarak, bir araştırma yöntemi olarak ve edebiyat, sanat, sinema, performanslar, politika ve gruplar gibi kültürel ve sosyal fenomenleri inceleme yolu olarak kullanılmaktadır.

Psikanalitik kuramın temel kavram ve ilkeleri aşağıda listelenmiştir.

  • Hipnoz
  • Bilinçaltı, Bilinçdışı
  • Bilinç öncesi
  • Bilinçdışı
  • Serbest çağrışım
  • Bilinçdışı iç çatışma
  • Direnç
  • Topografik zihin kuramı
  • Ego savunma mekanizmaları
  • Transferans (Aktarım), Kontransferan (Karşı aktarım)
  • Rüyaların analizi
  • Yorumlama, yüzleştirme
  • Ruhsal-Cinsel (psikoseksüel) Gelişme Kuramı
  • Oidipus ve elektra kompleksi
  • Kastrasyon anksiyetesi
  • Yapısal (Structural) Kişilik Kuramı
  • İd, Ego, Süperego
  • Psikanalitik Dürtü-çatışma kuramı
  • Libido kuramı
  • Kateksiz, Katarsiz
  • İçgüdüler Kuramı

Psikanaliz Nedir ve Nasıl Yapılır?

Psikanaliz Sigmund Freud'un psikoloji alanında yürüttüğü çalışmalar ile ortaya koyduğu bir psikolojik kuramlar ve yöntemler ailesidir. Psikanaliz, bir psikoterapi tekniği olarak, hastaların zihinsel süreçlerinin bilinçdışı unsurları arasındaki bağlantıları ortaya çıkarmaya çalışmaktadır. Psikanalizi yürüten psikiyatrist veya psikoloğun amacı hastanın analizi yürütenin kendisine fark edilmeyen veya bilinçdışı etkileşimlerinden, yaşamını ve ilişkilerini olumsuz etkileyen ve özgürlüğünü kısıtlayan ilişki kalıplarını fark etmesine yardım etmektir.

Freud hastalarıyla konuşmalarının sonucunda rahatsızlıklarının kültür tarafından kabul edilmediği için bastırılmış ve bilinçdışı cinsel doğanın arzu ve fantezilerinden kaynaklandığına inanmıştır. Freud psikanaliz kuramını geliştirirken, hastalarını tedavi ederken karşılaştığı olayları biçimlendirmek ve açıklamak adına sayısız sistem geliştirmiştir.

Psikanalizin ana çalışma prensibi, serbest çağrışımın transferans ve direnç analizidir. Psikanaliz sırasında hastaya rahat bir şekilde aklına gelenleri söylemesi salık verilmektedir. Burada, düşler, umutlar, dilekler ve fanteziler geçmiş aile yaşantısının birer anısı olarak ilgi konusu olmaktadır. Psikanalizi yürüten genellikle sadece dinlemekte ve sadece profesyonel kanaati gerektiğinde yorumda bulunmaktadır. Analist dinlerken empatik tarafsızlığını kaybetmeden psikanalizi sürdürmektedir. Analist, hastanın söyleminde ve davranışlarında beliren kalıp ve çekingenlikleri değerlendirirken hastadan tüm dürüstlüğü ile bilincine ne gelirse konuşmasını istemektedir. Aslında birtakım klinisyenler psikanalizi ciddi psikolojik bozukluğu olan olgular, örneğin psikoz, intihara meyilli depresyon veya ağır tedavi edilmemiş alkolizm için önermemektedir. Bu kişilere göre bu türdeki hastalar analiz edilemez olarak değerlendirilmektedir. Tipik uygulamalar klinik depresyon ve kişilik bozukluklarını içermektedir.

Çeşitli psikanalist teknikleri, kendine güveni artırma yoluyla hastalara özsaygı kazandırmakta, ölüm korkusu ve bu korkunun davranışlar üzerindeki etkilerini yenmesine yardımcı olmakta ve birbiriyle bağdaşmaz gibi gözüken ilişkileri sürdürmekte rol almaya çalışmaktadır. Bireysel danışan seansları bir gelenek olarak kalmış olsa da daha sonra psikanaliz bir grup terapi şekli olarak Harry Stack Sullivan tarafından uyarlanmıştır.

Psikanaliz'in Psikoterapi'den Farkı Nedir?

Psikanaliz, kişinin içsel deneyimlerini yorumlayarak insan davranışlarını anlamaya ve ortaya çıkan psikolojik sorunları tedavi etmeye çalışan bir psikoterapi yöntemidir. Psikanaliz, bireyi sorunları, sıkıntıları, anıları, rüyaları, fantezileri ve duygularıyla birlikte “bütün bir insan” olarak ele almaktadır. Psikanalizde yöntem “serbest çağrışım“dır. Temel, cinsellik ve bilinçdışı üzerinedir.

1980’li yıllardan sonra yeni patolojiler ortaya çıktığı için psikanalizin yöntemi değiştirilip “psikanalitik psikoterapiler” sunulmaya başlanmıştır. Herkesin psikanalizden geçmek için yeterli ruhsal yapıya sahip olmadığı için bu tekniğin ortaya çıktığı söylenebilmektedir. Psikanaliz eğitiminin gelişmemesi ve yayılmaması da bir başka nedendir.

Psikoterapiler psikanalitik geleneği takip eden terapilerdir. Psikanalizin temel dinamik kuralları sürdürülmektedir. Psikoterapi, psikanalizin daha uzun ve daha karmaşık olması sebebiyle kısa bir tedavi alternatifi olarak psikanalizden geliştirilmiştir. Psikanaliz haftada üç dört kere divanda yapılırken, dinamik psikoterapi haftada bir veya iki kere divan olmadan uygulanmaktadır. Psikodinamik terapi eğitimi günümüzde birçok psikoloji, psikiyatri ve sosyal çalışma lisans ders programlarında bulunmaktadır.

Psikanaliz kültüründe yalnızca analist ve hasta vardır. Hasta divana uzanır ve analistini görmez. Psikanalitik psikoterapi ile diğer terapilerde ise yüz yüze olmak söz konusudur. Psikanaliz 45’er dakika olmak üzere haftada en az 3 seans olmalıdır. Ancak psikoterapiler haftada 3 seanstan daha az olabilmektedir. Psikanaliz tedavi etmeyi hedeflememekte yalnızca semptomun arkasında yatan sebepleri bulmaya çalışmaktadır. Ancak psikoterapi gibi yüz yüze çalışmalarda bastırılan bilinçdışına ulaşmak kolay olmamaktadır. Psikanalitik psikoterapi ile psikanalizin referans noktaları benzer olmakla birlikte farklı olan yalnızca pozisyonun değişmesidir. Aktarım ve direnç gibi kavramlar aynıdır. Bütün farklara rağmen analitik süreç tektir ve kökü psikanalizimden gelmektedir.

Psikanaliz Faydaları Nelerdir?

Psikanalizin faydaları aşağıda maddeler halinde listelenmiştir.

  • Günümüzde birçok psikanalist, analizin daha çok nevroz olguları ve kişilik veya karakter sorunları yaşayan olgularda yararlı bir yöntem olduğunu iddia etmektedir.
  • Psikanalizin daha çok samimiyet ve ilişkilerin kökleşmiş sorunları ve oturmuş problemli yaşam kalıpları ile uğraşırken faydalı olduğuna inanılmaktadır.
  • Terapötik bir tedavi olarak psikanaliz genellikle haftada üç ila beş görüşme ile sürmekte ve doğal ya da normal olgun bir gelişme için belli bir tedavi süresini gerekli kılmaktadır.
  • Geçmiş randomize kontrollü denemelerin analizi belirli psikiyatrik bozukluklarda psikanalitik tedavinin, tedavinin olmadığı durumlardan daha etkili olduğunu göstermektedir.
  • Analist Bertram Karon ve arkadaşları tarafından Michigan Eyaleti Üniversitesi'nde yapılan bir araştırma yeterli düzeyde eğitildikleri zaman psikodinamik terapistlerin şizofrenik hastalarda etkili olabileceklerini önermiştir.
  • Cochrane Kütüphanesindeki güncel bir medikal literatür çalışması şizofreniyi tedavide psikodinamik psikoterapinin etkinliğini gösteren bir verinin olmadığı sonucuna varmıştır.
  • Psikanaliz, sorunun belirtilerini ele almaktan ziyade sorunun temel nedenine ulaşmaktadır.
  • Geleneksel terapi veya ilaçlara yanıt vermeyen kişiler bazen psikanalize yanıt vermektedir.
  • Belirli düşüncelerin, duyguların ve davranışların kökenleri hakkında derinlemesine bilgi sağlamaktadır.
  • Biyolojik araştırma, Freud’un iddialarının en azından bir kısmını desteklemektedir.
  • Psikanalizin sunduğu gibi benliğin geniş bir incelemesi, zaman içinde pozitif büyüme sağlayabilmektedir.

Psikanalitik Terapide Rüyalar Nasıl Çalışır?

Psikanalitik terapinin kullandığı 6 temel teknik vardır. Rüya analizi bu tekniklerden bir tanesidir. Rüya analizi kişinin bilinç altındakilerini açığa çıkardığından ve hastanın çözülmemiş sorunlarına dair iç görü kazandırdığından önemli bir tekniktir. Uyku esnasında bireylerin savunma durumları en aza inmektedir. Bundan dolayı baskılanmış duygular kolayca ortaya çıkabilmektedir. Bilinçaltı ile arzular, gereksinimler ve korkular ortaya çıkmaktadır. Bundan dolayı Freud, rüyaları bilinçaltına giden kraliyet yolu olarak isimlendirmektedir. Bilinçaltı doğrudan açığa çıktığında veya ifade edildiğinde hiçbir birey tarafından kabul edilmeyecek istek, arzu ve korkular içerdiğinden dolaylı yoldan ve sembollerle rüyalarda ifade edilmektedir.

Rüyaların içerik olarak, açık ve kapalı olmak üzere iki düzeyi bulunmaktadır. Rüyalarda bulunan gizli içerik, sembolik olarak ifade edilen bilinçaltı, dürtü, istek ve korkulardan oluşmaktadır. Rüyayı gören kişi tarafından çok acı verici ve tehlikeli olabileceğinden daha kabul edilebilir bir içeriğe dönüştürülür. Cinsel ve saldırgan dürtüler içeren bir rüyanın, daha az tehlikeli açık içeriğe dönüştürülmesi olayına rüya çalışması denilmektedir. Terapist burada devreye girmektedir. Terapist rüyanın açık içeriğindeki semboller üzerinde çalışarak, rüyadaki gizli anlamları gün yüzüne çıkarmaktadır.

Psikanalitik terapide seans sırasında terapistler rüyalardaki gizli anlamları ortaya çıkarma hedefiyle danışanlardan serbest çağrışım yapmasını isteyebilmektedir. Terapistin rüyalardaki sembolleri yorumlaması, danışanın bilinçaltındaki malzemelerin bilinç üstüne çıkmasına imkân vermektedir. Böylelikle danışanın içerisinde bulunduğu mücadelede kişiye yeni bir iç görü kazandırmaktadır. Bununla birlikte rüyalar baskılanmış malzemeyi ortaya çıkarmakla birlikte danışanın halihazır davranışlarını anlamlandırmasına yardımcı olmaktadır.

Freud'a Göre Rüya Yorumları, Rüya Metodu Nedir?

Freud, Düşlerin Yorumu adlı eserinde rüyaların hedefinin bilinçdışı arzuların yerine getirilmesi olduğunu söylemektedir. Kişilerin iç dünyasının derinliklerinde bilincinin dışında varlığını sürdüren arzular, bilinç tarafından kabul edilemez olduğundan, savunma mekanizmaları aracılığı ile gizlenmektedir. Rüyalarda ise benliği tehdit etmeden örtük bir şekilde kendilerini göstermektedirler. Yani rüyalar hem arzuları doyuran hem de uykunun korunmasını sağlayan bir yerde durmaktadır.

Freud, rüyaları bir kaçakçıya benzetmektedir. Yani rüyalar Freud’a göre keyif verici ancak yasak olanı denetimden gizlice geçirmeye çalışan kişidir. Bununla birlikte uyuma arzusunu da doyuran, uykuyu koruyan bir bekçi olarak tanımlamaktadır. Bundan dolayı rüyalarda, bilinçdışı arzular, kişinin benliğini tehdit edecek, kişiyi uykudan uyandıracak kadar açık bir şekilde de kendini göstermemektedir.

Rüyalar bilinçdışının ürünü olarak zamansızdırlar. Rüyalarda geçmişte yaşanılanın mı görüldüğü yoksa geçmiştekinin gelecekte arzulanan halinin mi görüldüğü belirsizdir. Yani rüyalarda geçmiş ve gelecek iç içedir.

Freud'a Göre Cinsellik Nedir? Niçin Önemlidir?

Freud sayesinde insanın cinsiyetinden bağımsız olarak zihinsel işleyişine bütünsel bir bakış mümkün hale gelmiştir. Zihin kuramında uğranılan ilk durak, tıp biliminin çaresiz kaldığı en eski hastalıklardan biri olan “histeri” olmuştur. Freud’un ortaya attığı histeri hastalığının kökeninde çocukluk dönemine ait travmatik cinsel yaşantıların varlığı iddiası, dönemin aile kurumunun dokunulmazlığına bilim camiasından önemli bir darbe indirmiştir. Freud düşüncelerine daha sonra kız veya erkek her çocuğun, doğumundan itibaren cinsel dürtüleri olduğunu eklemiş ve yine dönemi için oldukça önemli bir çıkış yapmıştır. Freud özellikle kendisinden sonra gelen kadın psikanalistlerce ünlü Oedipus kompleksini eril bir bakışla kuramsallaştırıldığı gerekçesiyle çok fazla eleştiri almıştır. Freud daha önce ele aldığı kız çocuğunun erkek çocuğun penisine imrendiği, libidonun eril olduğu, kadınlık arzusu ve anneliğin kuramında yeri olmayışı tezleri dolayısıyla çoğu çevre tarafından eleştirilmiştir. Freud zamanla bu başlıklarda pek çok değişiklik yapmış ve kimi iddialarını ise geri çekmiştir.

Freud kendisini hipnozu öğrenmeye teşvik eden arkadaşı Breuer’in Anna O. vakası üzerinde uyguladığı tedaviyi, kendisine başvuran histeri hastalarında denemiştir. Yaklaşık 10 yıl sonra Breuer ve Freud histeri hakkında ortak bir eser yazmaya karar vermiştir. Histeri Üzerine Çalışmalar adını verdikleri bu eserde, Breuer, Anna O. vakasını, Freud ise kendi vakalarını sunmuştur. Bu eserde Breuer ve Freud katartik yöntem adını verdikleri yeni yöntemlerini anlatmışlardır. Breuer’den farklı olarak Freud “bilinçdışı” kavramını geliştirmiş ve olguları bu açıdan değerlendirmiştir. Histeri Üzerine Çalışmalar eserinin son bölümünde katartik yöntemin histerinin altta yatan nedenlerini ortadan kaldıramadığını ve bu yüzden de belirtiler yok olsa da yerine yenilerinin ortaya çıktığını söylemiştir. Anna O. vakasının saf histerik bozukluğun bir örneğini oluşturduğunu fakat gözlemcisi tarafından hiçbir zaman cinsel bir nevroz olduğu açısından göz önüne alınmadığını ifade etmiştir. Freud cinsellik ve histeri arasındaki bağı kurmadaki gecikmesini “Charcot okulundan henüz yeni gelmiştim ve histeriyle cinsellik konusu arasında bağlantı kurmayı bir tür saldırı olarak görüyordum” diyerek açıklamıştır.

Freud'a Göre Savunma Mekanizmaları Nelerdir?

Freud’a göre savunma mekanizmaları; bastırma, gerileme, tepki oluşturma, yapıp bozma, yansıtma, içe yansıtma, yalıtma, kendine yöneltme ve karşıtına çevirme olmak üzere 9 çeşittir. Freud’un kızı Anna Freud da bunlara yüceltme, saldırganla özdeşleşme ve özgecilik savunmalarını da ekleyerek tanımlanmış savunma mekanizmalarını 12’ye çıkarmıştır.Genel olarak sağlıklı bireyler hayatları boyunca farklı türde savunmalar kullanmaktadır. Savunma mekanizmaları hoş görülmeyen dürtüler tarafından oluşturulan tehdit unsurlarını azaltan bilinçsiz bir şekilde başa çıkma mekanizmalarıdır. Bireyler savunma mekanizmalarını bilinçsiz bir şekilde kullanmaktadırlar. Savunma mekanizmaları gereğinden fazla kullanıldığında anormal bir nitelik kazanmaktadır. Birey savunma mekanizmaları ile tehdit altındaki benliğini korumaya çalışmaktadır. Savunma mekanizmaları hem olumlu hem de olumsuz sonuçlara yol açabilmektedir. Savunma mekanizmalarının sağladığı fayda geçici olmakla birlikte kesin çözüm üretmemektedirler.

  • Bastırma: Bilinçaltına itme, unutma, zihinden uzaklaştırma gibi ifadeler için kullanılmaktadır. Bireyler kaygı ve acı veren şeylerle karşılaştıklarında ya da karşılaşma potansiyeli hissettiklerinde ve bundan uzak durmaya çalıştıklarında bastırma savunma mekanizmasını sıklıkla kullanmaktadırlar. Freud'a göre bireylerde çocukluktan beri bilinçaltına itilmiş birçok şey bulunmaktadır. Freud bireylerin davranışlarında bastırılmış duygular ve istekler olduğunu söylemektedir.
  • Mantığa bürüme: Mantığa bürüme savunma mekanizması, bahane bulma ya da nedenselleştirmedir. Bireyin karşılaştığı bazı olaylarda gerçeklerden kaçarak, olayın kendisinden uzaklaşarak mantıklı nedenler uydurmasıdır.
  • Yansıtma: Yansıtma başkalarını suçlama veya kendi suçunu başkalarına atma olarak tanımlanabilmektedir.
  • Ödünleme: Ödünleme bireyin bir alandaki başarısızlığını başka bir alanla telafi etmesi olarak tanımlanmaktadır. Ödünlemenin ortaya çıkmasındaki temel etken bireylerde olan eksiklik ve yetersizliklerdir.
  • Ters tepki oluşturma: Ters tepki oluşturma güdüleri ve duyguları çarpıtma olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir tanımı ise ikiyüzlü davranma şeklindedir. Ters tepki savunma mekanizmasında birey asıl tepkisini, duygusunu, düşüncesini göstermemekte, gizlemektedir.
  • Özdeşim kurma: Özdeşleşme başkasına benzeme veya özenme şeklinde tanımlanmaktadır.
  • Hayal kurma: Hayal kurma savunma mekanizması bireyin kendisini olduğu gibi değil başka biriymiş gibi hayal etmesidir. Bu savunma mekanizması ile birey gerçeklerden ve acılardan kaçmayı amaçlamaktadır.
  • Kaçma: Kaçma savunma mekanizmasında duyarsızlaşmak, problemi yok sayma, önemsememe gibi durumlar kullanılmaktadır.
  • Yön değiştirme: Yön değiştirme savunma mekanizması tepkiyi asıl hedefe veya asıl kişiye değil, başka bir hedefe veya başka bir kişiye yöneltmek olarak tanımlanmaktadır.
  • Yadsıma: Yadsıma savunma mekanizması benlik için tehlikeli olarak algılanan ve sorun oluşturabilecek bir gerçeği yok saymak veya görmemek olarak tanımlanmaktadır. Bu savunma mekanizması değişik derecelerde ve oldukça yaygın olarak kullanılan ilkel bir savunma biçimidir.

Freud'a Göre Oyun Kuramı Nedir?

Freud’a göre oyun, çocukların bilinçsiz bir şekilde iç güdü ve duygularını yansıttıkları deneyimleridir. Ancak benlik gelişip mantıksal düşünme etkin olduğunda oyun çağı son bulmaktadır.

Oyun kuramının faydaları aşağıda maddeler halinde listelenmiştir.

  • Oyun kişilik gelişimine katkı sağlar ve çocuğu tanımak için çok kıymetli bir araçtır.
  • Çocuk oyun içerisinde iç güdüleri doğrultusunda tamamen kendi kişiliğini sergiler. Çocukların hayalleri ve hayal dünyaları oyunlarda ortaya çıkmaktadır.
  • Oyun aslında çocukların duygu dünyalarının bir yansımasıdır.
  • Oyunlar çocukların duygusal olarak ihtiyaçlarını ifade etmesinin yoludur.
  • Çocuklar oyun aracılığıyla çevresini tanıyabilmekte ve bununla birlikte karşılaşabilecekleri olumsuz durumlarla nasıl baş edebileceklerini oyun esnasında öğrenmektedir.

Freud'un oyun kuramını destekleyen bazı kutu oyunları aşağıda listelenmiştir.

Freud Hakkında Yayımlanan Filmler ve Belgeseller Nelerdir?

Freud hakkında yayımlanan filmler ve belgeseller aşağıda maddeler halinde listelenmiştir.

  • Frued, film 1962
  • Condom, film 1990
  • Interpretation of Dreams, belgesel 1991
  • Un écran nommé désir, film 2006
  • Vienna: City of Dreams, film 2007
  • Ethos, belgesel 2011
  • The Psychology of Scary Movies, kısa film 2013
  • Sigmund Freud- L'invention de la psychanalyse, film 2014
  • Freud, dizi 2020

Freud ve psikanalizden ilham alan filmler aşağıda listelenmiştir.

  • A Clockwork Orange (Otomatik Portakal, 1971)
  • Black Swan (Siyah Kuğu, 2006)
  • Where The Wild Things Are (Arkadaşım Canavar, 2009)
  • The Science of Sleep (Rüya Bilmecesi, 2006)
  • Eternal Sunshine of The Spotless Mind (Sil Baştan, 2004)
  • Persona (1966)
  • The Paradise Trilogy (Cennet Üçlemesi, 2012 & 2013)
  • Repulsion (Tiksinti, 1965)
  • Shame (Utanç, 2011)
  • We Need to Talk about Kevin (Kevin Hakkında Konuşmalıyız, 2011)

Freud'un Çocukluk Hayatı Nasıldır?

Freud’un babası annesinden 20 yaş büyük, oldukça sert ve otoriter bir insandır. Freud babasına karşı hem korku hem de sevgi hisleri beslemiştir. Annesi ise koruyucu ve sevgi dolu olduğundan Freud annesine şiddetli bir düşkünlükle bağlanmıştır. Babasının korkusu ve annesinin sahip olduğu cinsel çekicilik Freud’un daha sonra Ödipal karmaşa adını verdiği durumdur ve anlaşıldığı üzere Ödipal kompleks Freud’un çocukluk çağı deneyimlerinden ve hatıralarından kaynaklanmaktadır.

Freud’un annesi ilk doğumunda çok gurur duymuş, bebeğine sürekli bir ilgi ve destek vermiştir. Oğlunun geleceğinin mükemmelliğine tamamen inanmıştır. Freud’un yetişkin kişilik özellikleri arasında kendine güvenen, hırs başarı arzusu ve şöhret hayalleri vardır.

Sekiz çocuğun en büyüğü olan Freud ilk zamanlarda büyük bir zihinsel yetenek sergilemiş, ailesi de onu cesaretlendirmek için elinden gelen her şeyi yapmıştır. Kendisine çalışması için daha iyi bir aydınlatma imkanı veren, içerisinde petrol lambası bulunan evin tek odası verilmiş ve ailenin diğer bireyleri mum kullanmıştır. Freud’a karşı rekabet ve kızgınlıkla yaklaşan diğer kardeşlerin müzik çalışmasına genç düşünürü rahatsız eder düşüncesiyle izin verilmemiştir.

Freud'un Gençlik Hayatı Nasıldır?

Freud Almanya’da lise dengi bir okul olan Gymnasium’a normalden bir sene önce girmiştir. Bu okuldan 17 yaşında ödül alarak mezun olmuştur. Evde İbranice ve Almanca konuşmasının yanı sıra okulda Latince, Yunanca, Fransızca ve İngilizce öğrenmiştir. Ayrıca kendi kendine İtalyanca ve İspanyolca öğrenmiştir. Charles Darwin’in evrim teorisi Freud’da yaşamı anlamaya dönük bilimsel bir yaklaşıma ilgi uyandırmış ve bazı tereddütleri olmakla birlikte Freud, tıp eğitimi almaya karar vermiştir. Freud aslında doktor olarak çalışma arzusu taşımamakta ancak tıp eğitiminin kendisini bilimsel araştırmalara götüreceği umuduyla bu kararı vermiştir. Freud tıp eğitimine 1873 yılında Viyana Üniversitesi’nde başlamıştır.

Freud'un Eğitim Hayatı Nasıldır?

Freud 1865 yılında ilkokula başlamıştır. Daha sonra Freud Almanya’da lise dengi bir okul olan Gymnasium’a normalden bir sene önce girmiştir. Bu okuldan 17 yaşında ödül alarak mezun olmuştur. Bilime Charles Darwin sayesinde ilgi duyan Freud tıp eğitiminin kendisine katkıda bulunacağını düşünerek 1873 yılında Viyana Üniversitesi’nde tıp eğitimine başlamıştır. Freud birkaç alandaki ilgileri sebebiyle doğrudan tıp eğitimine bağlanamamış, çalışmalarını tamamlamak için 8 yıl harcamıştır. İlk olarak biyoloji üzerinde yoğunlaşmış ve testislerinin yapısını titizlikle incelemek amacıyla 400’den fazla erkek yılanbalığını kesmiştir. Ulaştığı sonuçlar kesin olmamakla birlikte cinsellikle ilgili ilk atılımını göstermesi bakımından önemlidir.

Freud istemeyerek de olsa Avusturya’nın üniversite sistemi içerisinde hayatını kazanabilmesinden önce çok uzun zaman gerektiğini kabul etmiş ve bu nedenle tıp sınavlarının hepsine girmiş ve özel doktor olarak çalışmaya başlamıştır. 1881 yılında lisansüstü derecesini almış ve ertesi yıl klinik nörolog olarak çalışmaya başlamıştır.

Freud'un Ailesi Kimdir?

Freud’un babası yün tüccarı Jacob Freud, annesi Amalia Freud’dur. Freud’un eşi Martha Bernays’tır. Freud’un çocukları ise; psikanalist Anna Freud, Ernst L. Freud, Sophie Freud, Jean Martin Freud, Mathilde Freud ve Oliver Freud’dur. Freud’un torunları; Walter Freud, Lucian Freud, Clement Freud, Sophie Freud, Stephan Gabriel Freud, Eva Freud ve Ernst Halberstadt’tır.

Freud Evlenmiş Midir?

Freud tıp bölümünü bitirdikten sonra ilk görüşte âşık olduğu ve 4 yıl nişanlı kaldığı Martha Bernays ile 26 yaşındayken evlenmiştir. Martha ile evliliklerinden 6 çocukları olmuştur. Freud ölene kadar Martha ile evli kalmıştır. Martha öldükten sonra külleri Freud’un küllerinin yanına getirilmiştir.

Freud'un Eşi Kimdir?

Freud’un eşi 1886 yılında 26 yaşındayken evlendiği Yahudi asıllı bir ailenin kızı olan Martha Bernays’tır.

Freud'un Aşk Hayatı Nasıldır?

Freud 26 yaşında Martha ise 20 yaşındayken ilk görüşte âşık olmuşlardır. Martha Freud’un kız kardeşinin arkadaşıdır. Freud ve Martha tanıştıktan iki ay kadar sonra kendi aralarında gizli bir nişan yapmışlardır. Gizlice nişanlanmalarının sebebi ise Martha’nın ailesinin çok katı olmasından kaynaklanmıştır. Freud ve Martha 4 yıl kadar nişanlı kalmışlardır. 4 yıllık nişanlılık dönemlerinde ancak 4- 5 kez görüştükleri söylenmektedir. Ancak Freud ve Martha ne kadar yüz yüze görüşmese de sürekli mektuplaşmışlardır. Aralarında yaklaşık 900 mektup alışverişinin olduğu bilinmektedir.

Freud ve Martha 4 yıllık nişanlılık sonrası Freud’un da okulunu bitirmesiyle birlikte evlenmişlerdir. Evliliklerinin üzerinden 10 yıl kadar geçtikten sonra Martha’nın kardeşi Mina onlarla birlikte kalmak için evlerine gelmiştir. Mina’nın eve gelmesiyle birlikte birtakım dedikodular ortaya atılmıştır. Mina ablasına göre daha entelektüel ve araştırmayı seven bir insandır. Martha ise daha evcimen birisidir. Martha istemediği için Freud ve Mina iş gezilerine beraber gitmişlerdir ve entelektüel sohbetler etmişlerdir. Freud ve baldızı Mina arasındaki bu yakınlık bazı çevreler tarafından farklı yorumlanmıştır. Ancak bunlar yalnızca söylentilerden ibarettir, doğruluğu bilinmemektedir.

Freud ve Martha’nın aşkını tarif edebilmek adına Prof. Dr. Emine Tevfika İKİZ şunları söylemiştir; ‘’Psikanaliz ve edebiyat birbirinden farklı değildir ve Freud’un nişanlısı Martha’ya yazdığı 900 mektup ile psikanaliz doğmuştur’’.

Freud'un Çocukları Var Mıdır?

Freud’un 6 çocuğu olmuştur. Çocuklarının isimleri şu şekildedir; psikanalist Anna Freud, Ernst L. Freud, Sophie Freud, Jean Martin Freud, Mathilde Freud ve Oliver Freud’dur.

Freud Ne Zaman Vefat Etmiştir?

Freud 23 Eylül 1939 yılında 83 yaşındayken Londra’nın Hampstead mahallesinde vefat etmiştir.

Freud'un Vefat Sebebi Nedir?

Freud’a 1923 yılında sigara bağımlılığından dolayı, çene kanseri teşhisi konmuştur. Bu hastalık Freud’un 16 yıl içinde 33 ameliyat geçirmesine neden olmuştur. Çenesinden büyük bir parçasının alınması gerekmiştir. Sinüsünü çenesinden ayıran büyük bir protez takmak zorunda kaldığı için buna 'canavar' adını takmışlardır. Oldukça acılı olan bu protezin her gün çıkarılıp temizlenmesi gerekmektedir. Buna rağmen Freud puro içmeyi bırakmamıştır. Tam da o yıllarda Avrupa’da Nazi baskısı artmış ve Freud’un yazdıkları diğerleri gibi yasaklanmaya başlamıştır. 1938 yılında Almanya, Avusturya’yı işgal edince karısıyla birlikte İngiltere’ye kaçmışlardır. Freud’un kanseri tedavi edilemez bir hal almış ve ıstırabı gün geçtikçe daha da artmıştır. Freud hastalığının ilk teşhis zamanlarında kızı Anna'dan zamanı geldiğinde, ona gereksiz yere işkence etmeyeceklerine dair söz vermesini istemiştir. 23 Eylül 1939 yılında Freud kızına, zamanının geldiğini söylemiştir. O gece doktoru tarafından öldürücü dozda morfin almış yani ötenazi ile vefat etmiştir. Günümüzde İngiltere ve Viyana’da yaşadığı dairelerde Sigmund Freud Müzeleri bulunmaktadır.

Freud'un Mezarı Nerededir?

Sigmund Freud’un cesedi kendi isteği üzerine yakılmıştır. Freud’un külleri Londra’nın kuzeyindeki Golders Green semtinde bulunan krematoryumda sergilenmektedir. Freud’un külleri hırsız tarafından çalınmaya çalışılmıştır. Yetkililer, hırsızların Freud ve karısı Martha’nın küllerini çalmayı başaramadığını ancak küllerin içinde bulunduğu, Freud’a hastası Prenses Marie Bonaparte tarafından hediye edilmiş 2 bin 300 yıllık ayaklı antik Yunan vazosunu parçaladığını açıklamıştır. Daha sonra vazo tamir edilmiş ve Sigmund Freud’un külleri daha güvenli bir şekilde saklanmaya başlamıştır.

Freud'a Benzer Bilim İnsanları Kimlerdir?

Freud’a benzer bilim insanları aşağıda listelenmiştir.

Etiketler: Yeni Eklenen
Nisan 13, 2022
Listeye dön
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR